Fuzuli'nin Yaşami:
Fuzûlî'nin yaşamı üzerine çok fazla bilgi yoktur.
Bağdat yakınlarında Hille veya Kerbela'da doğduğu
tahmin edilmektedir. Asıl adı Mehmet'tir. Toplum
bilimcilere göre Oğuz'ların Bayat aşiretindendir.
Doğum tarihinin bilinmemesine karşın, ölüm tarihi
1556 yılıdır.
Türkçe divanının önsözünden öğrendiğimize göre,
yaşamı boyunca Irak dışına çıkmamıştır. Bazı Farsça
kaynaklara göre ömrünün büyük bölümünü halife
Ali'nin Necef'deki mezarına hizmet ederek
geçirmiştir. Bu hizmetinden dolayı Safevi
hükümdarları tarafından ona bir aylık bağlanmıştır.
Fakat günün birinde bilinmeyen bir sebeple bu
aylığı kesilmiştir. Irak Safavi'lerin elindeyken
şah İsmail ve Safavi ileri gelenlerine şiirler
sunan Fuzûlî, Irak'ın Osmanlı'ların eline
geçmesiyle de Kanuni Sultan Süleyman ve Osmanlı
ileri gelenlerine şiirler sunmuştur. Osmanlı'lar
döneminde de Fuzûlî'ye dokuz akçelik bir aylık
bağlanmıştır. Fakat Fuzûlî'nin o dönemin Nişancı
paşasına gönderdiği şikayet-nâme'sinden anlaşılıyor
ki, Fuzûlî kendisine bağlanan bu aylığı hiçbir
zaman alamamıştır. Her iki dönemde de değeri
anlaşılamayan ve gereken önem verilmeyen şairin
yaşamı yoksulluk içinde geçmiş, 1556 yılında Irak'ı
kasıp kavuran veba salgınında ölmüştür.
Farsça ve Türkçe divanlarının önsözlerinden
anlaşıldığına göre daha çocuk yaşta şiirle uğraşan
Fuzûlî genellikle şiirlerini Azeri lehçesiyle
yazmış. Ona göre divan edebiyatındaki şiir
türlerinin en önemlisi gazeldir. O nedenle kendi
gönlüne de gazeli seçmesini önermiştir.
Fuzûlî'nin şiirleri diğer divan şairlerinin
şiirlerinden bambaşka bir özelliğe sahiptir. Onun
şiirleri genellikle din dışı şiirlerdir. Bu
şiirlerde çoğunlukla aşk teması işlenmiştir. şair
bir anlamda aşkı şiirlerinde metalaştırmış ve aşk
derdinden mutlu olduğunu söylemiştir. Hatta bu
dertten hiç kurtulmak istemediğini vurgulamıştır.
Ayrıca Fuzûlî divan şiirinin bir özelliği olan söz
sanatlarını en ustaca kullanmış bir şairdir. O
nedenle gazelleri ve diğer şiirleri hayli süslü ve
anlaşılması çok zor şiirlerdir.
ıyi şiirin yalnızca bilimle elde edilebileceğine
inanan Fuzûlî, bu düşüncesini Türkçe divanının
önsözünde "ılimsiz şiir, temeli yok duvar gibi
olur, temelsiz duvar da sonunda itibarsız olur"
diye açıklar. Bu düşüncesini her zaman savunduğunu
ve "ilimsiz şiirden ruhsuz kalıp gibi nefret
ettiğini" vurgular.
Fuzûlî, Eski Türk Edebiyatı'nda ünü ve etkisi en
yaygın olan şairlerden biridir. Azeri ve Çağatay
lehçeleriyle yazan şairler üzerinde olduğu gibi,
Türkiye lehçesiyle yazan pek çok divan, tasavvuf,
halk ve modern Türk edebiyatının ilk dönem
şairlerine de büyük etkisi olmuştur.
Yapıtları: Türkçe, Farsça ve Arapça üç divan, Leylî
vü Mecnun mesnevisi, Kerbela olayını anlattığı
nesir ve nazım karışımı Hadıkat-üs-Suada ve şikayet
-nâme adlı mansur mektuplardır.
Yapıtlarının bugünkü Türkçe ile basılmış örnekleri;
Abdulbaki Gölpınarlı tarafından hazırlanmış Fuzuli
Divanı, K. Akyüz - S. Yüksel -M. Cumbur tarafından
hazırlanmış Türkçe Divan'ları vardır.