Çocuğunuz her yeri boyuyor ve oyuncaklarına zarar veriyorsa...
Çocuklarınızın istemeden kendisine ve başkalarına ait eşyalara zarar vermesini engellemek için, daha 3 yaşına girmeden neyin boyanıp neyin boyanmayacağını, neyin yırtılıp yırtılmayacağını söyleyerek (ve/veya göstererek) bu sınırı çizin. Onun uygun yer ve zamanlarda içeceğinin “yaratıcı bir şekilde” dökülmesine izin verirken çizim kâğıdıyla (ama duvar kâğıdı ile değil), oyuncak telefonla (ama gerçek telefonla değil) oynamasını sağlayarak ona tutarlı bir şekilde kendisine ve başkalarına ait olan eşyalara özen göstermesini öğretmeniz gerekir.
Çocuğunuz nelere zarar vermemesi gerektiğini bilemez. Sizin en değerli vazonuz, onun gözünde, mutfakta bir köşeye atılmış kavanozunuzun değeri kadardır. O, sizin için, “çok pahalı” ya da “paha biçilmez”dir. Çocuğunuz, bu iki kelimenin anlamını bile bilmiyordur. Bu nedenle nelerin ellenmemesi gerektiğinin onlara açıklanması gerekir. Pek bunu da anlamazlar fakat yarın bir ceza verdiğinizde en azından ellenmemesi yada zarar verilmemesi gerek eşyalara zarar verdiğinde annesi yada babası tarafından cezalandırılacağını bilmesi gerekir.
Eğer çocuğunuz iki yaşını aştıysa, yaptığı dağınıklığın toplanmasına yardım etmesini sağlayarak ona eşyalara iyi davranmasını öğretin. Örneğin duvarı çizdiğinde, çizdiği yeri kendisinin temizlemesini sağlayın. Ama bunu yaparken çok fazla temizlik odaklı davranmayın, buradaki amaç, çocuğun yanlış davranışını ona göstermek olmalıdır.
Bunun dışında çocuk boyama, çizme, yırtma dürtüsünü de giderebilmelidir. Bunun içinde onunla birlikte, yere bir şeyler serdikten sonra üzerinde boyama , karalama, sulu boya yapabilirsiniz. Çocuğunuza da; “Bu zamanlarda benimle bunları yapabilirsin, ama duvarı boyamak yok” demelisiniz. Böylece çocuk, neyi, ne zaman ve nerede yapması gerektiğini öğrenecektir. Ama biz anne ve babalar, çocuklarımıza bir şeyi açıklamadan, onlara, ilk yaptığında çok büyük tepkiler gösterebiliyoruz. Kendinizden düşündüğünüzde, daha önce uyarılmadığınız halde yada bilmediğiniz bir şey yaptığınızda, patronunuz, eşiniz, anneniz v.b. size çok büyük bir tepki gösterirse ne hissedersiniz? Yada ne düşünürsünüz? “Bunu işitmeyi hiç hak etmedim yada bunu bilmiyordum, daha sakin bir dille söyleyebilirdi” diye düşünmez miydiniz? O zaman bunu çocuğunuzun da hissetme yada düşünme hakkı var. Onlara neyin ne olduğunu açıkladıktan sonra hala yapmaya devam ediyorsa ona “seni çok seviyorum ama senin bu davranışını sevmiyorum bu nedenle bundan sonra bu davranışı yaparsan karaladığın yerleri sen sileceksin” demelisiniz. Yani yaptığı davranışın sonunda da nasıl bir tepki ile karşılaşacağını bilmelidir.
Birde böyle bir durumda örneğin çocuğunuz oyuncaklarına zarar verdiğinde asla öfke nöbetine kapılmayın. Çünkü sizin öfkeniz, eşyalara, çocuğunuzdan daha fazla değer verdiğinizi gösterir. Bu şekilde davranarak, ona kötü bir model olabilirsiniz. Hayatta herkese sözünüzü geçiremediğinizde öfkeye kapılıyor olabilirsiniz. Ama bu davranış dışında başka bir davranışta olabileceğini çocuğunuza gösterebilmek bir anne yada baba olarak sizin en önemli göreviniz olmalıdır. Bazen sizden çok şey istiyor olabilirim ama yazılarımdaki amacım, çocuğumuzda gördüğümüz basit davranışlarda neler yapacaklarımızın ötesinde, bir anne baba olarak sizleri de düşündürebilmek. Bunları yazarken inanın bir baba olarak bende çok düşünüyor ve bazı şeyleri fark edebiliyorum. Bir psikiyatrist olabilirim ama her şeyden önce bir insan ve bir babayım. Hepimizin hataları olabilir, yeterki onun hata olabildiğini yada yanlış bir davranış olabildiğini bilelim. Bir şeyi değiştirebilmek için önce onu fark etmemiz gerekir.
Dr. İbrahim BİLGEN