www.dogru.turkforumpro.net
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

www.dogru.turkforumpro.net

Paylaşımın adresi
 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
En iyi yollayıcılar
harbikiz
bu kadar sevebilir misiniz? I_vote_lcapbu kadar sevebilir misiniz? I_voting_barbu kadar sevebilir misiniz? I_vote_rcap 
Fırat
bu kadar sevebilir misiniz? I_vote_lcapbu kadar sevebilir misiniz? I_voting_barbu kadar sevebilir misiniz? I_vote_rcap 
gamzeligüzel
bu kadar sevebilir misiniz? I_vote_lcapbu kadar sevebilir misiniz? I_voting_barbu kadar sevebilir misiniz? I_vote_rcap 
hazal_331
bu kadar sevebilir misiniz? I_vote_lcapbu kadar sevebilir misiniz? I_voting_barbu kadar sevebilir misiniz? I_vote_rcap 
fahriye92
bu kadar sevebilir misiniz? I_vote_lcapbu kadar sevebilir misiniz? I_voting_barbu kadar sevebilir misiniz? I_vote_rcap 
bushra
bu kadar sevebilir misiniz? I_vote_lcapbu kadar sevebilir misiniz? I_voting_barbu kadar sevebilir misiniz? I_vote_rcap 
SHETANE
bu kadar sevebilir misiniz? I_vote_lcapbu kadar sevebilir misiniz? I_voting_barbu kadar sevebilir misiniz? I_vote_rcap 
demet-00
bu kadar sevebilir misiniz? I_vote_lcapbu kadar sevebilir misiniz? I_voting_barbu kadar sevebilir misiniz? I_vote_rcap 
onkolik
bu kadar sevebilir misiniz? I_vote_lcapbu kadar sevebilir misiniz? I_voting_barbu kadar sevebilir misiniz? I_vote_rcap 
DeLi_RüZg@R
bu kadar sevebilir misiniz? I_vote_lcapbu kadar sevebilir misiniz? I_voting_barbu kadar sevebilir misiniz? I_vote_rcap 
Arama
 
 

Sonuç :
 
Rechercher çıkıntı araştırma
En son konular
» Kader - İllaki Kader (2008)
bu kadar sevebilir misiniz? Icon_minitimePtsi Mayıs 04, 2009 8:05 am tarafından kucuk

» Emrah - Yelpaze Albümü (2008)
bu kadar sevebilir misiniz? Icon_minitimeCuma Mart 13, 2009 6:51 pm tarafından kucuk

» Teoman & Yüksek Sadakat [2008]
bu kadar sevebilir misiniz? Icon_minitimePerş. Şub. 26, 2009 9:07 am tarafından talat

» cumhuriyetimzn 84.yılı içn 84 e kadr sayıyırz
bu kadar sevebilir misiniz? Icon_minitimeCuma Eyl. 05, 2008 6:31 pm tarafından harbikiz

» A_dan_Z_ye Türkiyemiz Çok Güzel Tavsiye Edebilirim :)
bu kadar sevebilir misiniz? Icon_minitimeCuma Eyl. 05, 2008 9:39 am tarafından harbikiz

» Güzel Yurdum Çocuk Şarkısı Çok Güzel Tavsiye Edilir :)
bu kadar sevebilir misiniz? Icon_minitimeCuma Eyl. 05, 2008 9:39 am tarafından harbikiz

» Türkiyenin 4 yanında Çocuk Şarkısı Çok Güzel Tavsiye Edilir :)
bu kadar sevebilir misiniz? Icon_minitimeCuma Eyl. 05, 2008 9:38 am tarafından harbikiz

» Çocuklarda davranış sorunu: Yalan söyleme
bu kadar sevebilir misiniz? Icon_minitimePerş. Eyl. 04, 2008 6:58 pm tarafından harbikiz

» Terör çocuğunuzu etkilemesin
bu kadar sevebilir misiniz? Icon_minitimePerş. Eyl. 04, 2008 6:57 pm tarafından harbikiz

» Sağlıklı iletişimin en temel kavramı; empati
bu kadar sevebilir misiniz? Icon_minitimePerş. Eyl. 04, 2008 6:55 pm tarafından harbikiz


 

 bu kadar sevebilir misiniz?

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
fahriye92

fahriye92


Kadın
Mesaj Sayısı : 16
Yaş : 32
Nerden : mersin
Kayıt tarihi : 31/07/08

bu kadar sevebilir misiniz? Empty
MesajKonu: bu kadar sevebilir misiniz?   bu kadar sevebilir misiniz? Icon_minitimeÇarş. Ağus. 06, 2008 11:46 am

Bir otobüs durağında karşılaşmışlardı ilk kez....
Biri tıpta okuyordu, öbürü mimarlıkta. O ilk karşılaşmadan
sonra, bir kere, bir kere, bir kere daha karşılaşabilmek için, hep
aynı saatte, aynı duraktan, aynı otobüse bindiler. Gençtiler, çok genç...
Birbirileriyle konuşacak cesareti bulmaları biraz zaman aldı ama
sonunda başrdılar. İkisi de her sabah otobüse bindikleri semtte
oturmuyorlardı aslında. Delikanlı arkadaşında kaldığı için o duraktan

binmişti otobüse, kız ise ablasında.... Sırf birbirilerini görebilmek
için, her sabah erkenden evlerinden çıkıp, şehrin öbür ucundaki o durağa,
onların durağına geldiklerini, gülerek itiraf ettiler bir süre sonra..
Okullarını bitirince hemen evlendiler.
Mutluydular hem de çok mutlu... Bazen işsiz, bazen parasız kaldılar

ama öylesine sıkı kenetlenmişti ki yürekleri ve elleri hiçbir şeyi
umursamadılar. Ayın sonunu zor getirdikleri günlerde de ünlü bir
doktor ve ünlü bir mimar olduklarında da hep mutluydular. Zaman aşımına
uğrayan, alışkanlıklara yenik düşen, banka hesabında para kalmadığı için
ya da tam tersine o hesabı daha da kabarık hale getirmek uğuruna
bitip-tükeniveren sevgilerden değildi onlarınki... Günler günleri,
yıllar yılları kovaladıkça sevgileri de büyüdü, büyüdü...
Tek eksikleri çocuklarının olmamasıydı. Zorlu bir tedavi sürecine rağman çocuk sahibi olmayınca, “bütün mutlulukların bizim olmasını beklemek, bencillik olur"

diyerek devam ettiler hayatlarına. Çocuk yerine, sevgilerini büyüttüler... "Senin için
ölürüm" derdi kadın, sımsıkı sarılıp adama ve adamda"Hayır, ben senin için ölürüm" diye yanıt verirdi hep...
Bazen eve geldiğinde, aynanın üzerinde bir not görürdü kadın, "Bir tanem, kütüphanenin ikinci rafına bak...." Kütüphanenin ikinci rafında başka bir not olurdu,
"Mutfaktaki masanın üzerine bak ve seni çok sevdiğimi sakın
unutma" Mutfaktaki masadan, salondaki dolaba sevgi dolu notları
okuya okuya koşturan kadın, sonunda kimi zaman bir demet çiçek, kimi
zaman en sevdiği çikolatalar, kimi zaman da pahalı armağanlarla
karşılaşırdı... Aldığı hediyenin ne olduğu önemli değildi zaten....
Hayat ne kadar hızlı akarsa aksın, işleri ne kadar yoğun olursa olsun hep birbirlerine ayıracak zaman buluyorlardı bulmasına ama kırklı yaşların ortalarına geldiklerinde,

daha az çalışmaya karar verdiler. Adam, hastaneden ayrıldı ve muayenehanesinde

hasta kabul etmeye başladı. Kadın da mimarlık bürosunu kapadı ve sadece

özel projelerde görev aldı. Artık daha fazla beraber olabiliyorlardı. Bir gün sahilde dolaşırken, harap durumda bir ev gördü kadın, üzerinde "satılık" levhası asılı olan. "Ne dersin, bu evi alalım mı?" dedi adama. "Bu viraneyi yıktırır, harika bir ev yaparız.

Projeyi kafamda çizdim bile. Kocaman terası olan, martıları kahvaltıya

davet edeceğimiz bir deniz evi yapalım burayı..." "Sen istersin de ben hiç hayır diyebilirmiyim?" diye yanıt verdi adam. "Amerika'daki tıp kongresinden döner dönmez ararım emlakçıyı... Kaç para olursa olsun, burası bizimdir artık...."

Sadece bir hafta ayrı kalacaklarını bildikleri halde, ayrılmaları zor oldu adam

Amerika'ya giderken. Her gün, her saat konuştular telefonla. Gözyaşları içinde

kucaklaştılar havaalanında. Fakat birkaç gün sonra, kocasında bir tuhaflık olduğunu

fark etti kadın. Eskisi kadar mutlu görünmüyor, konuşmaktan kaçınıyordu.

Onu neşelendirmek için, sahildeki evi hatırlattı ve çizdiği projeyi verdi

kadın ama hiç beklemediği bir cevap aldı: "Canım, o ev bizim bütçemizi aşıyor. Sen en iyisi o evi unut... "Mutsuzluk, mutluluğun tadına alışmış insanlara daha da acı, daha da çekilmez gelir. Kadın, hiç sevmedi bu beklenmedik misafiri. Derdini söylemesi için yalvardı adama, "Senin için ölürüm, biliyorsun, ne olur anlat" diye dil döktü boş yere...

Yıllardır sevdiği adam, duyarsız ve sevgisiz biriyle yer değiştirmişti

sanki. Ona ulaşmaya çalıştıkça, beton duvarlara çarpıyordu kadın, her çarpmada daha fazlakanıyordu yüreği...

Bir gün, çocukluğunun, gençliğinin ve bütün hayatının birlikte geçtiği arkadaşına dert yanarken, “Artık dayanamıyorum, sana söylemek zorundayım" diye sözünü

kesti arkadaşı. "O, seni aldatıyor. İş yerimin tam karşısındaki

restoranda genç bir kadınla yemek yiyiyor her öğlen. Sonra sarmaş dolaş

biniyorlar arabaya...."

"Sus, sus çabuk, duymak istemiyorum bu yalanları" diye

bağırdı kadın. Onca yıllık arkadaşını, kendisini kıskanmakla suçladı.... Ertesi gün, öğle vakti o restoranın hemen karşısında bir köşeye sindi sessizce ve peri masallarının sadece masal

olduğunu anladı... Kocasının eskiden aynı hastanede çalıştığı genç

çocuk doktorunu tanıdı hemen. Bazen evlerinde ağırladıkları kadına nasıl

sarıldığını gördü adamın...Akşam kocası eve gelir gelmez, bazen bağırıp, bazen ağlayarak, bazen ona sımsıkı sarılıp bazen de yumruklayarak haykırdı suratına her şeyi.

İnkar etmedi adam. Zamanla duyguların değişebildiği, insanların orta yaşa

geldiklerinde farklılık aradığı gibi bir şeyler geveledi ağzında ve

bavulunu alıp gitti evden. Kapıdan çıkarken, "son bir kez kucaklamak

isterim seni" diyecek oldu ama kadın, "defol" dedi nefretle...

İlk celsede boşandılar... Modern bir aşk hikayesinin böyle son

bulmasına kimse inanamadı. Arkadaşlarının desteğiyle ayakta kalmaya

çalıştı kadın. Adamın, sevgilisiyle birlikte Amerika'ya yerleştiğini

öğrendi. Bazen yalnız kaldığında, onu hala sevdiğini hissedince, ağlama

nöbetleri geçiriyor, aşkın yerini, en az onun kadar yoğun bir duygu olan

nefretin alması için dua ediyordu. Aradan bir yıl geçti... Her şeyin ilacı

olduğu söylenen zaman bile, kadının derdine çare olamamıştı. Bir

sabah, ısrarla çalan zilin sesiyle uyandı. Kapıyı açtığında,

karşısında o kadını gördü. "Sen, buraya ne yüzle geliyorsun" diye bağırmak

istedi ama sesi çıkmadı. "Lütfen, içeri girmeme izin ver, mutlaka

konuşmamız gerekiyor." dedi genç kadın. Kanepeye ilişti ve zor

duyulan bir sesle konuşmaya başladı: "Hiçbir şey göründüğü gibi

değil aslında. Çok üzgünüm ama o bir saat önce öldü. Geçen yıl

Amerika'daki kongre sırasında öğrendi hastalığını ve yaklaşık

bir senelik ömrü kaldğını. Buna dayanamayacağını, hep söylediğin gibi
onunla birlikte ölmek isteyeceğini biliyordu. Seni kendinden

uzaklaştırmak için, benden sevgilisi rolünü oynamamı istedi.
Ailesine de haber vermedi.

Birlikte Amerika'ya yerleştiğimiz yalanını yaydı.
Oysa ilk karşılaştığınız otobüs durağının karşısında bir ev tutmuştu. Tedavi

görüyor ve kurtulacağına inanıyordu ama olmadı. Gece fenalaşmış,
bakıcısı beni aradı, son anda yetiştim. Sana bu kutuyu vermemi istedi..."

Gözlerinden akan yaşları durduramayacağını biliyordu kadın. Hemen
oracıkta ölmek istiyordu. Eline tutuşturulan kutuyu açmayı neden sonra

akıl edebildi. İtinayla katlanmış bir sürü kağıt duruyordu kutuda. İlk
kağıtta, "Lütfen bütün notları sırayla oku bir tanem" diyordu...

Sırayla okudu; "Seni çok sevdim", "Seni sevmekten hiç
vazgeçmedim", "Senin için ölürüm derdin hep, doğru

söylediğini bilirdim." "Fakat benim için ölmeni istemedim"
"Şimdi bana söz vermeni istiyorum." "Benim için

yaşayacaksın, anlaştık mı?" son kağıdı eline alırken, kutuda bir
anahtar olduğunu gördü kadın... Ve son kağıtta şunlar yazılıydı:

"Sahildeki evimizi senin çizdiğin projeye göre yaptırdım.
Kocaman terasta martılarla kahvaltı ederken, ben hep seni izliyor olacağım..."









bu kadar sevebilir misiniz? Kalppna3
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
harbikiz

harbikiz


Kadın
Mesaj Sayısı : 586
Yaş : 34
Nerden : Mersin
Lakap : harbikiz
Kayıt tarihi : 21/07/08

bu kadar sevebilir misiniz? Empty
MesajKonu: Geri: bu kadar sevebilir misiniz?   bu kadar sevebilir misiniz? Icon_minitimeÇarş. Ağus. 06, 2008 11:54 am

gerçekten çok güzel ve etkileyici gerçekten çok hoş bi hikaye cnm ellerine ve yüreğine sağlık:(
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://dogru.yetkinforum.com
fahriye92

fahriye92


Kadın
Mesaj Sayısı : 16
Yaş : 32
Nerden : mersin
Kayıt tarihi : 31/07/08

bu kadar sevebilir misiniz? Empty
MesajKonu: Geri: bu kadar sevebilir misiniz?   bu kadar sevebilir misiniz? Icon_minitimeÇarş. Ağus. 06, 2008 11:55 am

sende sağol cnm teşekkürler
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
bu kadar sevebilir misiniz?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
www.dogru.turkforumpro.net :: Aşk-Sevgi :: Genel-
Buraya geçin: