Ankaragücü’nün genç teknik direktörü Kutlu, “Futbolcularıma çok güveniyorum. Onlarla her şeyi yaşamaya hazırım. Muhteşem taraftarımızın desteği ile de hedefimize ulaşacağız. Her türlü transferi yaptık, her türlü güzel ortamı hazırladık” dedi.
Hürriyet Ankara’ya çarpıcı açıklamalarda bulunan Kutlu, “Allah’ım bana bu takımı nasip etti. Böyle karakterli ve üst düzey futbolcularla çalışmak her teknik direktöre kısmet olmaz. Göreceksiniz, bu futbolcuların hepsi bu sezon tavan yapacak" diye konuştu.
İşte Hürriyet Ankara'dan Atilla Türker'in yaptığı röportaj... Hakan Kutlu... Türk futbol tarihine adını yazdıran bir isim... Gözünü Ankaragücü’nde açtı, Ankaragücü’nde serpildi, Ankaragücü’nde büyüdü ve Ankaragücü’nde futbolu bıraktı... Teknik direktörlük yaşamına da Ankaragücü’nde başladı.
28 yıldır aynı çatı altında bulunmak ve çok cazip tekliflere olumsuz yanıt vermek, şüphesiz ki hiç de kolay değil. Sevgi ötesi bir duygu bu.
Futbolculuk yaşamında hırsı, inancı ve istikrarı ile dikkati çeken Hakan Kutlu, teknik direktörlük yaşamında da aynı tabloyu sergiliyor. Yine hırslı, yine inançlı... Yine istikrar peşinde.
Bu sezon da büyük bir sınav verecek olan Hakan Kutlu ile çok hoş bir sohbet yaptım. Kutlu, futbolcular, taraftarlar ve yönetim için çok değişik mesajlar verdi. Özelikle Cemal Aydın için ilginç yaklaşımlarda bulundu.
Ankaragücü’nün yeni transferleri ve oyun anlayışını anlatan Kutlu, beklentilerini ve hedeflerini de çok açık bir şekilde dile getirdi.
Buyurun okuyun, beğeneceğinize inanıyorum.
-Hocam, bu sezon işiniz zor olacağa benzer. Çok sayıda oyuncu kaybettiniz.
-önce şunu belirteyim ki, giden futbolcularımızın hepsi bizim raporumuz doğrultusunda gitti.
-O zaman şöyle sorayım, niye gönderdiniz bu futbolcuları?
-Kimleri göndermişiz, Krita, Lamas, Bebbe... Lamas’ı seyreden ve alan bendim. Çok da faydalı oldu. Ama kendisinde sonradan bir sakatlık oluştu. Bu sakatlık sorun yaratabilirdi. Bu yüzden Lamas’ın yerine Moin’i aldık. Moin’i de yine kendim seyrettim. Şu kadarını söyleyeyim ki, Moin bugüne kadar Ankaragücü’ne gelen en iyi yabancı defans oyuncusu olacak.
-Krita’yı niye gönderdiniz? Üstelik bu futbolcu önce “Ülkeme döneceğim” dedi, sonra bazı takımlarla flört yaptı. Yani gidişi biraz alengirli oldu.
-Krita geçen sezon zaten 6 maç oynadı. Geri kalan 11 maçta ya sakattı, ya da sakatlık sonrası form durumu elverişli değildi. Görev verildiğinde layıkıyla yapmaya çalıştı. Ama kendisinin de bizden ayrılma isteği vardı. Ben de şu andaki orta sahamızda yer bulamayacağını düşüncesindeydim.
-Yani Krita olayında ortada para pul sorunu yok muydu? Kendisi kaçmadı mı?
-Alakası yok. Kalmasını istediğim futbolcuların hepsi kaldı. Krita’nın gitmesini istemeseydim, gerekeni yapardım. Zaten gerek özel yaşantımda, gerekse iş yaşantımda ben istemediğim sürece kimse benim hayatımdan çıkamaz. Ben belirlerim.
-Çok güzel ve iddialı bir söz bu.
-Konuya açıklık getirmek için şunu da söyleyeyim, Murat Erdoğan ve İbrahim Ege’nin kalması için büyük baskıda bulundum. Sağ olsun başkanımız Cemal Aydın da gerekeni yaptı. Her birinin maliyeti Krita’dan daha yüksek. Demek ki, Krita’nın gidişinde problem para değil.
-Anladım.
-İbrahim Ege’ye bir sürü transfer teklifi geldi. Hepsi de çok cazipti. Ama gitmedi, kaldı. Ankaragücü’nde oynamak istedi. Çünkü Ankaragücü’nde huzurlu, başarılı ve güzel günler yaşayacağına inanıyor.
BÜYÜK BİR RİSK ALDIM
-Bebbe’yi çok ararsınız.
-Bebbe, oynattığımız sistemde bize çok uygun bir futbolcuydu. Ama Beşiktaş kendisine talip olduğunda onay verdim. İlginçtir, Beşiktaş’a verildiğini herhalde bilmiyordu ki, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne gitti. Durumu halen karışık... Bebbe’nin geri gelmesini isterim ama biraz zor.
-Bebbe’nin yerini Mehmet Yılmaz’la dolduracaksınız.
-Mehmet Yılmaz, benim Türkiye’de en çok beğendiğim futbolculardan birisidir. Alınmasını çok istedim. Kendisi de bizim takımda oynayabilmek için parasal anlamda fedakarlık yaptı. Maliyeti bizim kulübe göre biraz yüksekti ama başkanımız da gerekeni yaptı. Türkiye’de bizim yapımıza en uygun santrafor Mehmet Yılmaz’dı. Bu arkadaşımızın karakteri de çok sağlam.
-Ne güzel!
-Kasımpaşa’dan aldığımız ön libero Barbaros da çok beğendiğim bir futbolcu. Krita’nın yerini fazlasıyla doldurur. Hem de Türk... Ayrıca kaleci Yusuf’u da herkesin takip etmesinde yarar var.
-Bence Burak’ın geri dönmesi hem sizin açınızdan, hem de kendi açısından çok iyi oldu. Eğer bugüne kadar dikkatli transferler yapsaydı, son 5 yılda A milli takımımızın banko stoperi olurdu.
-Burak, beraber oynadığımız bir arkadaşım. Kardeşim... Takıma vereceği katkıdan hiçbir şüphem yok. Ankaragücülü olmanın ne demek olduğunu çok iyi bilen bir futbolcudur.
-Yeni sezon şahsınız için de önemli bir sınav olacak.
-Ben Ankaragücü’nde teknik direktör olurken, kendi açımdan da çok büyük bir risk aldım. Çok düzgün bir maaşla Ankaragücü’nde sportif direktör olarak ömür boyu çalışabilirdim. Kimse de bu kulüpten beni göndermezdi. İnsanların çoğu da, hatta yüzde 90’ı işin bu tarafını tercih ederdi.
BAŞKANIMIZ, FUTBOLCU GİBİ ÇALIŞIYOR
-Cesaretinize saygı duymamak mümkün değil.
-Futbolcularıma çok güveniyorum. Onlarla her şeyi yaşamaya hazırım. Muhteşem taraftarımızın desteği ile de en iyi yerlere geleceğiz. Her türlü transferi yaptık, her türlü güzel ortamı hazırladık. Şunu da özellikle belirtmem gerekir ki, bu yıl en büyük transferimiz, yaptığı çalışmalarla Cemal Aydın’dır.
-Nasıl yani!
-Son yıllardaki en iyi Ankaragücü’nü oluşturdu. Hala da çalışmalarını tüm hızı ile sürdürüyor. Kamp boyunca hep bizimle birlikteydi. Sanki futbolcuymuş gibi çalıştı. Tatile dahi gitmedi.
-İlginç.
-Başkanımız, ben göreve geldiğimden bu yana gecesini gündüzüne katıyor. Büyük fedakarlıklar yapıyor. Ankaragücü için yaşıyor. Yeni dönemde genç bir yönetim kurulu oluşturdu. Şunu çok net söylüyorum, Ankaragücü’nü çok güzel günler bekliyor. Özlenen Ankaragücü geliyor.
-Haliyle çok iddialısınız.
-Geçen sezonu ilk 8 arasında bitirdik. Hiç de küçümsenmeyecek bir başarıydı bu. Ama yine de alçakgönüllü davrandık, bu başarımızı ön plana çıkartmadık, bu yönde demeç vermedik. Ama nedense bazıları bu alçakgönüllü oluşumuzu yanlış yorumladı.
-Öyle mi?
-Oysa genç bir teknik direktörün ilk yılında böyle bir başarıya ulaşması hiç de küçümsenmemeliydi.
-Katılıyorum.
-Göreve geldiğimde ilk 3 maçta 9 puan almıştık. Sonraki 7 maçta ise 3 puanda kalmıştık. Bu periyotta bile taraftarın “Hakan Kutlu” diye tezahürat yapması gurur verici, güven verici bir olaydır. Hangi takımda böyle güzel bir taraftar var. İçlerinden çıkan bir Hakan Kutlu’ya sonuna kadar destek veriyorlar.
KULÜPTE SABAHLADIĞIMIZ OLDU
-Takımın başına geçtikten sonra inişli çıkışlı bir grafik çizdiniz.
-Geçen yıl Ankara’ da kaybettiğimiz bir maçtan sonra üç gün eve gitmedim. Kulüpte kaldım. Çocuklarım beni görmeye kulübe geldi. Öyle gün geldi ki ailem ikinci planda kaldı. Başkanımız bir gece dörde kadar bana moral ve destek verdi. Benimle birlikte kulüpte sabahladı.
-Taraftarın desteği de muhteşemdi.
-Kesinlikle... Taraftarlarımız da bana ve futbolcularıma her zaman büyük destek verdi. 11 maç kazanamadık ama hepsi arkamda durdu. Ankaragücü camiasının en büyük özelliğidir zaten bu. Kötü günde kenetlenmek, omuz omuza vermek. Hani, o güzel marşımızda olduğu gibi, “iyi gününde kötü gününde hep beraberiz, çünkü biz Ankaragüçlüyüz”
-Belli ki tek yüreksiniz.
-Ben ve ekibim Ankaragüçlüyüz. Sabah devlet memurundan önce işe başlarız, gece kaçta biterse anca o zaman eve döneriz Bizim işimiz çalışmak ve başarmak. Başka bir düşüncemiz yok.
-Geçen sezon çok duygulu maçlar yaşadınız.
-Teknik adam olarak sahaya çıktığım maçtaki ilk galibiyetimizi hiç unutamayacağım. Rizespor maçıydı. Burak’ın attığı golle maçı 1-0 kazandık. Soyunma odasında ağlayan birçok arkadaşım vardı. Kazandığımız ilk maç değildi ama takımın başında sahaya çıktığım için sevinçten ağlayanlar vardı.
-Çok güzel.
-O maç başlamadan önce tribüne çağrılıp boynuma takılan Ankaragücü kaşkolu ve tribünlerin sevgi gösterilerini hiçbir zaman unutmayacağım.