1. Servet-i Fünun sanatçıları, Batı kültürüyle yetişmiş birkaç yabancı dil bilen, Batı edebiyatları özellikle de Fransız edebiyatını, yakından izleyen kişilerdir. Tümü Divan edebiyatına karşıdır, ancak aruz ölçüsünü kullanırlar.
2. Bu döneme ortamın siyasal ve toplumsal koşulları nedeniyle “sanat için sanat” anlayışı egemendir. Sanatçılar Osmanlının büyük kentlerindeki küçük bir azınlığa seslenen bir salon edebiyatı oluşturmuşlardır.
3. Sanatçılar, Tanzimatın birinci dönemindeki sadeleşme anlayışından bütünüyle uzaklaşmışlar. Fransızcanın ahengini, estetiğini yakalayabilmek için de yeni sözcük ve tamlamalar uydurmuşlar (nişe -i cenah-ı meleki melek kanadının saçağı, saat-i semen fam yasemin renkli saatler…) Arapça-Farsça sözcüklerle dolu ağdalı bir dil kullanmışlardır.
4. Aşk, doğa görüntüleri, düş kırıkları, aile, karamsarlık, gerçeklerden kaçış…gibi toplumsal konuların dışındaki her şey. bireysel konuiar Servet-i Fünun şiirinin ana temalarıdır. Bunlara bakarak şiirinin konusunun daha da genişlediğini görüyoruz.
Servet-i Fünun’un en önemli sanatçısı. Tevfik Fikret, derginin kapatılışından sonra, toplumsal konulara yönelmiştir.
5. Bu dönemde aruz ölçüsü kullanılmış ancak heceyle de çocuk şiirleri yazılmıştır. (Tevfik Fikret Şermin)
6. Divan şiirinin nazım biçimleri tümüyle bırakılmış; müstezat, serbestleştirmiştir.
7. “Kulak için uyak” anlayışı benimsemiştir.
8. Şiirde romantizmin izleri de görülmekle birlikte, daha çok sembolizm ve parnasizm etkili olmuştur.
9. Batı edebiyatından aiınan “sone, tarzarima” gibi nazım biçimlerini ilk kez kullanan Servet-İ Fünun sanatçıları, şiirde konu bütünlüğüne önem verdiler.
10. Şiir, düzyazıya yaklaştırılmış, şiir cümlesinin tek dize ya da beyitte tamamlaması geleneği terk edilmiştir.
11. Servet-i Fünun düzyazısında Fransızca cümle yapısını andıran bie sözdizimî vardır. Bu yüzden eserlerde devrik ve eksiltil i cümlelere fazlaca rastlanır.
12. Bu dönem öykü ve romanında realizm ve naturalizmin etkileri görülür.
13. Roman konuları genelde İstanbul’un sanat çevrelerinden ve zengin çevrelerinden den seçilmiştir. Saray ve konak yaşamlarındaki bireysel acılar, düş kırıklıkları, aşklar…
Öykülerde konu alan bir parçada da olsa istanbul dışından geçer, halkın yaşamı yer alır.
14. Servet-i Fünun öykü ve romancıları, eserlerin de kendi kişiliklerini yansıtmadılar. Gözleme önem verdiler; insanları çevreleriyle bir bütün olarak ele alıp onların ruhsal durumlarının çözümlerini yaptılar. Tanzimat romanlarında görülen aşırı, gereksiz çevre betimlemeleri Servet-i Fünun romanlarında yoktur.
15. Batı ölçütlerinde uygun, çağdaş Türk romanının ilk örnekleri, Servet-i Fünun döneminde Halit Ziya Uşaklıgİl tarafından verilmiş, Türk romanı teknik zaaf ve yanlışlıklarından bu dönemde kurtulmuştur.
16. Servet-i Fünun dönemi romanları, teknik üstünlüklerine karşın dil ve üslup yönünden hatalıdır, özellikle romanlarda, öykülerden daha ağır bir dil, sanatkarane bir üslup yönünden hatalıdır, özellikle romanlarda, öykülerden daha ağır bir dil, sa-natkarâne bir üslup kullanılmıştır. Kimi sanatçılar, Cumhuriyet döneminde eserlerinin dilini yenilemek durumunda kalmışlardır.
17. Gazetecilik, siyasal makale, toplumcu tiyatro Tanzimat’ın birinci dönemindeki önemini yitirmiştir. Bu dönemde tiyatrolarını görüyoruz. Servet-i Fünun sanatçıları 1908′den sonra tiyatroyla ilgilenme fırsatı buldular.
Gazetecilik, yerini edebi anlamıyla dergilere bıraktı. Servet-i Fünun dergisinin yanında; Malumat, Mutasevver, Mektep gibi dergilerde sanat- edebiyat tartışmaları yapıldı, eleştiri yazıları yazıldı