Milli Edebiyatta Öykü ve Roman
Öykü ve roman ilk kez bu dönemde Anadolu’ya açılmıştır. Sanatçılar, yapıtları da yurt ve toplum gerçeklerini yansıtmışlar, “Memleket edebiyatı çığırını başlatmışlardır.
Eserlerde yalın bir dil, anlaşılır bir üslup kullanmışlardır. Öykü ve roman tekniği bu dönemde oldukça gelişmiştir. Her kesimden insanın yaşamı yapıtlarına yansıtan sanatçılar gözleme dayalı olarak ülke sorunlarına eğilmişler, realizm akımından etkilemişlerdir.
Milli Edebiyatta Şiir
Bu dönem şiirinde hece ölçüsü kullanmış, halk edebiyatı nazım biçimlerinden yararlanmıştır. Yurtseverlik, kahramanlık konularının yanında doğa ve yurt güzellikleri de işlenmiştir. Ulusal, yerli kaynaklardan yararlanan Milli edebiyat dönemi şairleri, romantik söyleyişin dışında şiire yeni bir estetik getiremediler. Milli edebiyat sanatçılarıyla aynı dönemde eserler veren Ahmet Haşim, Yahya Kemal, Mehmet Akif gibi sanatçılar, aruzla yazmayı sürdürmüştür. “Beş Heceliler” adı verilen topluluk, Birinci Dünya Savaşı yıllarında ortaya çıkmıştır. İttihat ve Terakki tarafından, ulusal coşkuyu arttırmaları yönüyle destek ve teşvik görmüşlerdir. Anadolu’ya romantik bir üslupla yaklaşan bu sanatçılar Cumhuriyet döneminde de şiir yazmayı sürdürmüştür.
Beş Hececiler şu adlardan oluşur: Orhan Seyfi Orhon, Faruk Nafiz Çamlıbel, Enis Behiç Koryürek, Yusuf Ziya Ortaç
Milli Edebiyatın Dil Anlayışı
“Yeni Lisan” adını verdikleri dit anlayışının ilkelerini Ömer Seyfettin, 1911′de “Genç Kalemler” dergisine yazdığı aynı adı taşıyan makalesinde ortaya koymuştur. Bu anlayışa göre; konuşma ve yazı dili ayırımı kaldırılarak, İstanbul halkının konuştuğu Türkçe, yazı diline temel alınacaktır. Dilimizde karşılığı bulunan Arapça-Farsça sözcükler atılacaktır.
Arapça-Farsça dil kuralları ve tamlamalar kullanılmayacaktır. Konuşma diline girerek halk tarafından benimsenen yabancı sözcükler, Türkçeleşmİş sayılarak korunacak dilden atılmayacaktır. Arapça-Farsça sözcükler, Türkçe’de söylendiği gibi yazılacaktır
Milli Edebiyatın Özellikleri
Milli edebiyat hareketinin genel özelliklerin “dilde sadeleşme, ulusal kaynaklara yönetinerek ulusal tarih, yurt ve toplum sorunlarını işleme, ulusal şiir biçimlerinden yararlanma” gibi ilkeleri içerir. Milli edebiyat dönemi sanatçılarının çoğu, ulusal Bağımsızlık Savaşt’na yapıtlarıyla katılmışlardır. Sanat yaşamlarına Servet-i Fünun’da başlayan milli Edebiyat sanatçıları, Cumhuriyet döneminde de yapıtlar vermişlerdir.
Milli Edebiyatın Doğuşu
II.Meşrutiyet, İttihat ve Terakki Cemiyeti İçinde örgütlenen subay ve aydınların baskısı sonucu 1908′ de ilan edilir. Abdülhamit, Kanun-i Esasi’ye tekrar yürürlüğe koymak zorunda kalır. Meclis’i Mebusan’unda İttihat ve Terakki üyelerinin çoğunluğuyla yine aynı yıl açılır. Her türlü siyasal düşüncenin yasak olduğu bu dönem sona erince basın, aydınlar, sanatçı ve düşünürler, çeşitli alanlardaki düşünce ve eylemlerini büyük bir coşkuyla gerçekleştirmeye koyuldular. Bu dönem, Osmanlının dağılma ve yıkılma evresinin son aşamasıdır. Osmanlı artık taim anlamıyla Batı’nın sömürgesidir. 1789 Franız ihtilali’nin yaydığı ‘milliyetçilik düşüncesi, Osmanlı İmparatorluğu İçindeki ulusal azınlıkların birer birer bağımsızlık eylemine girmesine neden olmuştur. Bunda Avrupalıların kışkırtmalarının da önemli bir payı vardır. Gelinen süreçte, imparatorluğu ayakta tutma konusunda ortaya atılan, “Osmanlıcılık, Batıcılık, İslamcılık gibi düşünceler geçerliliğini yitirmiştir. Bunu gözlemleyen aydınlar da, devletin çeşitli uluslara değil de,”millet-i hakime” olarak adlandırılan gerçek sahibine; Türk halkına dayanması gerektiği konusunda birleşmişlerdir. “Türkçülük” adına verdikleri bu milliyetçilik eylemiyle aydınlar halka, ulusal kaynaklara, ulusal tarihe yönelmişlerdir. Gerçi bu hareket, belirti bir aşamada, halen günümüzde de yansımalarını gördüğümüz,”bütün Asya Türklerini, içine alan büyük bir Turan devleti kurma hayali” gibi ırkçı bir niteliğe de bürünmüştür. Bunu Ziya Gökalp” Vatan ne Türkiye’dir Türklere ne Türkistan/ Vatan büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan” sözüyle ifade etmiştir. Tanzimat döneminde yapılan dil ve tarih çalışmaları ulusal edebiyat döneminin toplumsal ortamını hazırlamıştır. 1789 Fransız Ihtilati’nin yaydığı “milliyetçilik” düşüncesi önemin aydınlarını da etkilemiştir. Milli edebiyat döneminin doğuşunda, Mehmet Emin Yurdakul’un, hece ölçüsüyle sade bir dille yazdığı, yurt ve kahramanlık konularını içeren şiirler sanatçılara örnek oluşturmuştur. Tüm bu gelişmeler sonunda Genç Kalemler, Türk Yurdu, Yeni Mecmua gibi dergilerinde, bu dönemin özelliğini içeren şiirler ve teorik yazılar yayımlar. Bunların en önemlilerinden “Genç Kalemler” 1911′de Ali Canip Yöntem, Ziya Gökalp ve Ömer Seyfettin tarafından Selanik’te çıkarılır. Ömer Seyfettin ilk sayısında “Yeni Lisan” adlı imzasız bir yazı yayımlar. Bu yazıda ulusal bir dil ve edebiyatın nasıl oluşturulacağının çerçevesinde çizer.