İbrahim Efendi Konağı Hakkında
Kitabın yazarı bu eseri için şunları söylemektedir: “Bu kitap ne bir hikâyedir ne masal ne de roman… Zamanı, mekânı, vakaları, şahısları, isimleri hatta vakalarının seyri, sırası ve detaylarının yüzde doksanı ile otantik ve yaşanmış bir devrin, gerçek ve yaşanmış bir hayat tablosudur.” Samiha Ayverdi‘nin İbrahim Efendi Konağı adlı eseri hem bir ailenin hem de bir devletin dramıdır. Eserdeki hikaye, görkemli bir konakla birlikte muhteşem bir devletin yıkılışıdır. Pek çok yazar İbrahim Efendi Konağı’nı yazarın en büyük eseri olarak görmektedir.
İbrahim Efendi Konağı Kahramanları (Kişileri):
ibrahim Efendi: Meclis-i Maliye reisidir. 80 yaşındaki İbrahim Efendi varlıklı, nüfus sahibi bir kişidir. Geniş bir çevresi vardır. Tam bir Osmanlı aristokratıdır.
Hilmi Bey, Bahise Hanım: İbrahim Efendi’nin kardeşleridir.
Salih Bey: İbrahim Efendi’nin damadıdır. Zengin olma hırsı gözlerini bürümüş biridir.
Yusuf Bey: İbrahim Efendi’nin diğer damadıdır. Kalender mizaçlı, hoşsohbet bir kişidir.
Şevkiye Hanım: İbrahim Efendi’nin kızıdır. Safça ve konağı idare edemeyecek bir kişidir.
Şükriye: İbrahim Efendi’nin küçük kızıdır.
Zaim Bey: Zorba, kötü niyetli bir kahyadır.
İbrahim Efendi Konağı özeti
İbrahim Efendi, Gediz’in ileri gelenlerinden bir tiftik tüccarının oğludur. Uzun seneler Meclis-i Maliye reisliği yapmıştır. Ailesinden büyük bir miras kalmıştır. Çok varlıklı ve geniş bir çevresi olan İbrahim Efendi lüks içinde yaşamaktadır. Kışları Şehzadebaşı’ndaki konağında; yazlan da Boğaz’da Çengelköy’deki köşkünde geçirmektedir. Geniş bir aileyi, pek çok çalışanı barındıran konak, çevrede tanınan ve herkesin hayran olduğu bir binadır. İbrahim Efendi, çocukları ile debdebeli bir yaşama sahiptir. Kardeşleri, Hilmi Bey ve Bahise Ha-nım’la birlikte iki kızı Şükriye ve Şevkiye Hanım’dan oluşan geniş bir ailesi vardır. Fakat damadı Salih Bey, onuri mirasına konmak için her yola başvurmaktadır. Para hırsı, ona her kötülüğü yaptırmaktadır. Diğer damadı Yusuf Bey ise rahat yaşayışı tercih eden Salih Bey’e göre daha iyi niyetli biridir. Bohem hayatı yaşamaktadır. Karısının huysuzluklarına katlanamadığı için en sonunda intihar eder.
İbrahim Efendi konağında aynı debdebeli hayat sürüp gitmektedir. Eğlence ve düğünlerle pek çok kişinin gelip gittiği konakta selamlık, harem ve konağın diğer bölümleri canlılık içindedir. Fakat bir gün ibrahim Efendi kalp krizi geçirir ve hayata veda eder. Konağın idaresi büyük kızı Şevkiye Hanım’a kalmıştır. Bu, işleri anlamayan, huysuz bir kadındır. Para hırsıyla yanıp tutuşan Salih Bey, İbrahim Efendi öldüğü hâlde servete dokunamadığı için konağı terk eder. Artık servete yaklaşamayacağını anladığından, usanmıştır.
Konağın gelirleri azalmaya başlar. Yeni kâhya Zaim Bey, Şevkiye Hanım’in işten anlamadığını fark ederek onu kandırır. Yönetimi eline alır. Zamanla uyanıklığı sayesinde bütün servete el koyar. Şevkiye Hanım ve Şükriye Hanım avukatlara giderler, kalan mücevherlerini de avukatlara kaptırırlar. Bir sonuç almayınca parasız kalırlar. Zaim Bey, onlara konağın çatı kısmında kalabileceklerini söyler. Çok sıkıntılı bir süreden sonra kayınbiraderleri eczacı Sedat onlara yardım eder ve Fatih’te bir ev kiralar onlar için. Bakımlarını da o üstlenir. Fakat bir süre sonra bu kira evinde Şükriye Hanım vefat eder.